28 Haziran 2023 Çarşamba

Tayland, bisiklet günlükleri

 Tayland kültürü bizim kültütümüzden çok farklı bir kültür, insanlar genellikle iyi insanlar, sürekli gülümsüyorlar, kaldığım süre boyunca birbirine bağırıp çağıran negatif insanlar hiç görmedim. Türkiye'de bu tür olaylara çok alışık olduğumuz için böyle sakin insanlardan oluşan bir toplum bizi şaşırtıyor tabii.

Bangkok'dan Pattaya'ya giderken hava çok sıcaktı, bir çok yerde durup yol kenarında yiyecek içecek satılan yerlerden su aldım, iki ayrı yerde satış yapan kadınlar benden para almak istemediler, ama tabii ki ben verdim. Hatta bir tanesi para almamak için o kadar direndi ki, ben bu kadına nasıl bir kıyak yapabilirim acaba diye düşünmeme neden oldu. Kadın, tezgahında midye, küçük istiridye gibi deniz ürünleri satıyordu, ürünler denizden çıktığı gibi satılıyordu, pişirmek falan yok. Kadına google translate ile pişirip satarsan daha iyi kazanırsın gibi bir şeyler yazdım, kadın önce şaşırdı ama sonra ben ona youtubedan midye dolması videosu izletince kızına telefon edip çağırdı, kız lise çağlarında bir kızdı, biraz ingilizce konuşabiliyordu, hem anne hem de kızı midye dolmasının görünüşüne bayıldılar, hemen kendi telefonlarından youtubeda midye dolma tarifi bulup izlemeye başladılar, bu arada da kendi aralarında heyecanlı bir şekilde konuşuyorlardı. Umarım ki bu verrdiğim bilgi bir şekilde işlerine yaramıştır. Bir defasında da bir benzincide durup 7 Eleven mağazasından hem su hem de sandviç alıp karnımı doyurduktan sonra mağaza dışına çıktığımda genç bir delikanlı yanıma yaklaşarak nereye gittiğimi sordu, biraz sohbet ettikten sonra yanımdan uzaklaştı ve biraz sonra elinde tavuklu sandviç ile gelip sandviçi bana verdi, şaşırdım, önce almak istemedim ama iltifatlar ederek babasıyla birlikte beni izlediklerini ve sandviçi alırsam çok mutlu olacaklarını söyledi, ben de teşekkür ederek aldım ve yemeye başladım, bu defa elinde kocaman bir buzlu kahve bardağı ile gelip bana verdi.

 Sokaklarda sayamayacağınız kadar çok yiyecek satıcısı var, gündüzleri biraz iş yapıyorlar ama asıl işi akşam yemeği zamanında yapıyorlar. Sokak yiyecekleri çok ucuz olduğu için Tayland halkı evlerinde yemek yapmazlarmış, herkes dışarıdan yermiş. Benim mide ve bağırsak problemim var, vücudum tanımadığı yiyecekleri kabul etmiyor, bu yüzden sokak satıcılarından bir kaç defa dışında bir şey yemedim. Yediklerim de temiz olduğuna kanaat getirdikten sonra tavuk ızgara ve balık ızgara oldu. Gerçekten de çok ucuz. Ayrıca sokak satıcıları "Aaa bak turistler gelmiş, şunları bir kazıklıyayım" diye düşünmüyorlar, ama bunu taksiciler ve tuk-tukcular yapıyorlar, istisnalar mutlaka vardır, ama geneli böyle. Ona bakarsanız Türkiye'de kazıkçı esnaf dünyanın bir çok ülkesinden çok daha fazladır. Bir defasında Muğla'nın Dalyan ilçesinde o zamanlar normal fiyatı 50 kuruş olan yarım litre suya üç lira ödediğimi biliyorum, esnafa ""Bu fiyat biraz fazla değil mi diye sorduğumda" abi senede altı ay iş yapıyoruz, böyle yapmazsak kiraları ödeyemeyiz" diyerek benim anlayamadığım garip bir savunma yapmıştı. Neyse ki sonradan zincir marketler açılmaya başladı ve herkes mecburen fiyatları normale çekti.

 Tayland bir krallık ve Tayland halkı krallarını çok seviyorlar, çok saygı gösteriyorlar. Her yerde kralın posterlerini görebilmek mümkün. Ülkede yaygın din Budizm, Müslümanlar da varmış, Vikipedi'nin yazdığına göre %5 civarındaymışlar. Her yerde irili ufaklı mabedleri var, mabedlere turuncu renkli çiçeklerden yapılmış bir halka ve yiyecek içecek bırakıyorlar. İlgimi çeken bir nokta; Tayland'da korna sesi pek duyamazsınız, ama ben Bangkok'dan Pattaya'ya doğru giderken mabed haline getirilmiş ağaç altı bir yerde biraz nefes almak için konakladım, mabed otoyolun kenarındaydı, geçen araçların çok büyük bir çoğunluğu mabedin önünden geçerken korna çaldılar, sanırım bir tür saygı gösterisiydi bu korna çalmak.


 Bangkok Pattaya yolunda araçların önünden geçerken korna çaldığı mabed.

 Ben Tayland'ın her yerini tabii ki gezmedim ama internetten yaptığım araştırmalar sonucunda Tayland'ın hemen hemen her tarafında gezilecek, görülecek yerler olduğunu gördüm. Bu tabii giden kişinin bütçesiyle de ilgili bir durum.

Tayland vizesi

Ben Tayland'a daha önce de gitmiştim, o zaman da ücretli vize yoktu, şimdi de yok, havalimanında pasaport polisine vardığınızda pasaportunuzu kontrol ediyor, bir sorun yoksa 30 günlük vize damgasını basıyor ve ülkeye giriş yapıyorsunuz. İmmigration Ofislerine gidip bu bir aylık vizeyi para karşılığında bir ay daha uzatabilmek mümkünmüş, ben uzatmadığım için ne kadar olduğunu bilmiyorum, internette rakam yazıyor ama bu rakamlar günden güne değişiklik gösterebilir, bu yüzden rakam yazmak doğru değil.

 Tayland için yazılabilecek tek olumsuz şey özellikle büyük şehirlerdeki trafik yoğunluğu, Tayland trafiği yanında Türkiye'nin büyük şehirlerinde (İstanbul dahil) gördüğümüz trafik devede kulak kalır.

 Sonuç olarak Tayland bize göre farklı kültürüyle gidip görülmesi gereken bir ülke, halkı güleryüzlü, yardımsever, fiyatları çok uygun (ben 2023 Mayıs Haziran aylarında oradaydım, bizdeki TL'nin değer kaybetme rekoru zamanı olduğu için çok da ucuz olmadı benim için ama genellikle çok ucuz).

 Tayland'da kerdi kartı yaygın olarak kullanılıyor (yaygın olmayan ülkeler de var), büyük şehirlerde döviz büroları var her türlü parayı alıyorlar ama küçük yerlere giderseniz döviz bürosu bulamayabilirsiniz, o yüzden tedarikli olmakta fayda var.

 Gidin, görün, gezin ve hayatınıza anlam katın. Bu arada ben bölgedeyim, bu satırları Kamboçya'nın Kep kasabasından yazıyorum,  buradan sonra Laos'a geçip Laos'dan tekrar Tayland'a geçmeyi planlıyorum. Tayland yılda iki defa ülkeye giriş hakkı veriyormuş.

Blogda Tayland gezim hakkında yazdığım yazılara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.


Bisikletle Bangkok'dan Kamboçya'ya
Pattaya
Bangkok
Tayland bisiklet günlükleri 2
Bisiklet ile karayolundan Tayland'dan Malezya'ya geçmek

Tayland Kamboçya

 

24 Haziran 2023 Cumartesi

Bisikletle Bangkok'dan Kamboçya'ya, bisiklet günlükleri

Bangkok'dan Kamboçya'ya bisikletle yaklaşık 500 km giderek, Tayland'ın güneydoğudaki sınır kapısı Hat Lek'ten Kamboçya'ya geçtim. Normalde günde ortalama 100 km bisiklet sürüyorum ve bu sürüş beni çok yormuyor, yani isteseydim beş günde Bangkok'dan Hat Lek sınır kapısında ulaşabilirdim ancak ben aldığım bir aylık vizeyi mümkün olduğunca kullanabilmek için Bangkok'da beş gün, Pattaya'da beş gün, Trat şehrinde üç gün ve diğer küçük şehirlerde bir kaç gün geçirerek 26 günlük süreyi doldurdum, neden tam otuz günü doldurmadığıma gelince,internette aynı sınır kapısından geçmiş kişilerin yazdıklarını okudum, bazıları Kamboçya sınır polisinin zorluk çıkardığını vs yazmış olduğu için ne olur ne olmaz, eğer Hat Lek sınır kapısından geçemez isem başka bir yol bulmaya vakit kalsın düşüncesiyle vizemin bitmesine dört gün kala Kamboçya'ya geçtim. Bangkok'dan çıktıktan sonra sırasıyla Çonburi, Rayong, Chanthaburi ve Trat şehirlerinden geçerek Taylan'ın güneydoğu sınırına doğru gittim. Sonunda hat Lek sınır kapısına ulaştım.

 Tayland'dan Kamboçya'ya Hat Lek sınır kapısından geçmek.

 Daha önce aynı rotayı kullanan kişilerin yazduıklarının bir kısmı insanın kafasında soru işareti oluşmasına neden oluyordu, bu yüzden dört gün önce çıkış yaptım Tayland'dan. Okuduklarımın içinde polisin otel rezervasyonu, sağlık sigortası sorduğu vardı, bu yüzden Türkiye'den çıkmadan önce bir yıllık yaptırdığım sağlık sigortası poliçesinin, otel rezervasyonumun ve pasaportumun ikişer adet fotokopisini çektirmiştim. Hat Lek'ten çıkış yaptıktan sonra ara bölgeden geçtim ve Kamboçya tarafına Cham Yaem sınır kapısı tarafına  geçtim, geçer geçmez iki polis beni vize işleminin yapılacağı binaya yönlendirdiler, binanın önünde bir polis ve bir de sivil şahıs vardı, ben cüzdanımda olan fotoğraflardan iki tane seçip pasaportun arasına koyarken sivil şahıs bir tane yeter dedi ve pasaportumu alıp doldurulması gereken formu doldurmaya başladı, yani o anda sanki görevliymiş gibi davrandı, bunun üzerine ben "Siz görevli misiniz" diye sordum, şahıs "No" deyince mecburen pasaportumu iade etmek zorunda kaldı. O sırada polis içeri girip sandalyesine oturmuştu. Ben de içeri girdim ve polise evraklarımı uzattım. Polis pasaporttan başka hiç bir şeyle ilgilenmedi bile, otel rezervasyonu ve sağlık sigortası fotokopilerini bana geri verdi, sadece pasaportu inceledi ve pasaportun bir fotokopisini aldı. Vize verildiğine dair gerekli belgeyi pasaporta yapıştırdı ve bana matbu bir kağıt göstererek vize ücretinin 37 Dolar olduğunu söyledi, evet o matbu belgede de öyle yazıyordu. Ben 50 Dolar verdim ve bana 13 Dolar geri verdiler. Bu işlemden sonra beni yan binaya yönlendirdi ve orada parmak izlerim alındı. Tüm işlem on dakika sürmedi. İnternette okuduklarımda yok polis rüşvet istermiş de falan filan, benden kimse rüşvet istemedi arkadaşlar. Her sınır kapısında yapılan işlemler yapıldı ve ben Kamboçya'ya geçtim. Burada dikkat edilmesi gereken nokta vize noktalarında konuşlanmış olan kurnazlar, onlardan korunabiliyorsanız başka bir mesele yok. O kurnazlardan Türkiye'de dünyanın herhangi bir ülkesinde olduğundan çok daha fazla var. Bu arada şunu da belirteyim, bir kişi internette polislerin bilerek eksik damga vurduklarını yazmışlardı, ben öyle okudum, arkadaşlar havaalanı vizesi gibi değil Kamboçya kara sınır kapısı vize işlemleri, o kadar çok damga vuruyorlar ki eksik mi tamam mı olduğunu anlayabilme ihtimaliniz yazıyla da sıfır rakamla da 0.

 Ben bu bisiklet turuna çıktıktan sonra internette yazan uzun turcuların yazdıklarına şüpheyle yaklaşılması sonucunu çıkarttım. Örneğin dağda bayırda bisiklet sürenleri görüyoruz internette, yahu kardeşim normal yol varklen neden dağda bayırda sürüyorsun??? Bir türlü anlayamadım.

17 Haziran 2023 Cumartesi

Pattaya bisiklet günlükleri

  Bangkok'dan yola çıktığımın ikinci günü Pattaya'ya vardım. İlk iki gün önceden rezervasyon yaptığım Shumalee Hotel'e yerleştim, fena bir otel değil ancak odada bir pencere vardı ama hemen 20 santim uzağında bir başka binanın duvarı vardı. Odayı değiştirmek istedim ama bütün odalar benzer dediler, ben de nasılsa fazla kalmayacağım diyerek üstelemedim. Otele yerleştikten bir süre sonra kendimi dışarı attım. Daha önce de bir iş için (Turistik değil) Tayland'a gelmiştim ama Pattaya'ya uğramamıştım, ancak hakkında çok şeyler okuduğum bir şehir Pattaya. Her şeyden önce eğlencenin ve sexin alabildiğine yaşandığı bir şehir. Öyle ki sokaklarda son beş harfi "iagra" ile biten ilaçları satan sokak satıcıları bir hayli fazla, özellikle yaşı biraz geçkince olan kişileri gördüklerinde ilaçları hemen uzatıyorlar. Zaten Pattaya yaşı hayli geçkince bazı amcaların "Ulan giderayak son bir fantezi daha yaşayayım bari" diye son derece ulvî düşüncelerle geldikleri bir şehir. Her yerde bu amcaları görebilmek mümkün, kimisi de orta yaşlı kadınlarla el ele tutuşup birbirlerine deli gibi aşık bir çift modunda gezmeyi seviyordu. Tabii ki sex konusunda bir numaralı mekan "Walking Street", gündüzleri herhangi bir caddeden farkı olmayan Walking Street akşam altıdan sonra trafiğe kapatılıyor ve gece hayatı yavaş yavaş başlıyor. Benim gece hayatım hiç olmadı, erkenden yatarım ama bir gece merak edip yetmişlik brendi bitirdikten sonra Walking Street'e çıktım, her yer davetkar genç kadınlarla dolu, herkes sizi bir yerlere çekmeye çalşıyor, ellerinde restoran menüsü gibi fotoğraflarla dolu menüleri gösteriyorlar. Bir tanesi yapışkan bir şekilde benimle birlikte bir kaç dakika yürüyerek iki kadının por.ografik fotoğraflarını gösterdi. Demek ki öyle showlar vardı davet ettiği yerde. Walking Street çok uzun bir alan değil, yol boş olsa on dakikada bir uçtan bir uca yürünür ama tabii gece o kalabalıkta yürüyebilmek mümkün değil. Walking Street'in sonuna kadar gidip geri döndükten sonra sahil boyunca yürümeye devam ettim, sahilde de yollara dizilmiş genç kadınlar müşteri bekliyorlar, her şey o kadar aleni ve normal ki Türkiye'de yaşayan birinin görmeden anlayabilmesi pek mümkün değil.

 Walking Street

 Deniz kenarına kurulmuş olan Pattaya'da "Big Buddha Temple" görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Şehir merkezine yakın, ben yürüyerek gittim ve döndüm.


Pattaya Big Buddha Temple

 Her yerde barlar var, barların bazılarında Amerikan Bilardo var, tursitlerle Taylandlı kadınlar oynuyorlar, sanıyorum bu da bir tür müşteri avlama taktiğidir.

 Prasat Satchatham yakın dönemde inşa edilmiş, internette yazılanlardan anladığım kadarı ile bir şekilde inşaatı devam eden bir tapınak, hakikat tapınağı olarak geçiyor, merkeze yakın yürüyerek gidip dönülebilir, Mini Siam ise bizim Miniatürk'ün Tayland versiyonu, Mini Siam da hakikat tapınağına yakın.

 Float Market ise merkezden biraz uzak, uzun mesafe yürümeyi sevenler yürüyerek de gidebilirler ama çoğu insan yürüyerek gidemez. Ben gittiğimde önü çok kalabalıktı, tur otobüsleri turistleri getirmişlerdi ve içeri girebilmek için uzun bir kuyruk vardı, o yüzden ben girmedim. İçeri giriş parayla. Pazara girip paranla alışveriş yapmak için ayrıca para ödemek pek mantıklı gelmedi bana.

 Bunun haricinde irili ufaklı bir çok tapınak ve benzeri mekan var Pattaya'da, hepsi birbirinin benzeri, bir tanesini gördüğünüzde hepsini görmüş gibi oluyorsunuz zaten. Tıpkı Kapadokya'daki yeraltı şehirleri gibi, önemli ve güzel olan bir tanesini gördünüz mü diğerlerini görmenize gerek yok.
Tüm Tayland'da olduğu gibi Pattaya'da da sokakta yiyecek satanlar çok fazla var. Akrep kızartma ve Timsah çevirme bile var, ben sokak satıcılarından bir kaç defa yedim ama Tayland yemekleri değil, bir keresinde deniz ürünleri satan ve temiz olduğunu gördüğüm bir satıcıdan beş tane iri karides aldım, önceden pişilmiş karidesleri mangalda iyice ısıttı ve bana verdi. Bir başkası da yine tavuk kızartma yapan bir satıcıydı. Timsah çevirme ve Akrep kızartmayı ""Central Pattaya" adlı alışverim merkezinin tam önünde gördüm, sıcaktan bunaldıkça içeri girip serinlediğim Central Pattaya'nın beşinci katında "A La Turka" addında bir Türk lokantası var, sahibi Türk, usta da kendisiymiş, içeride bir mercimek çorbası içtim, Türkiye'de yediğimiz mercimekten bir farkı yoktu.












8 Haziran 2023 Perşembe

Bangkok, bisikletle dünya turu

 Bir sabah saat 7 civarı uçağımız Bangkok Suvarnabhumi Havalimanına iniş yaptı. Gayet kolay bir şekilde bagajlarımı aldım, bu arada bisikletimi kutuya koymuştum, doğal olarak biraz büyükçe bir paket oldu, o yüzden bisikleti büyük bagaj bölümünden almam gerekti. Bagajlarımı aldıktan sonra ilk işim bir döviz bürosunda 50 dolar bozdurmak oldu.

Bisikletimi kutuluyunca böyle oldu
 
Daha önce internette yaptığım araştırmada Suvarnabhumi Havalimanında 4. ve 7. kapılardan çıkış yapıldığında taksi fişi alınırsa kazıklanmadan taksiye binilebileceğini okumuştum. Ben de öyle yaptım, 7. kapıdan çıktıktan sonra taksi otomatlarını buldum ve bir fiş aldım, fişte 4 rakamı yazıyordu, taksilerin durdukları yerde asfalt üzerinde 4 rakamını buldum ve taksiye bindim, taksiyle Khaosan Street üzerindeki otele vardığımızda taksici benden yüksek bir rakam istedi, ilk işim otelin resepsiyonundaki kadına rakamı söyleyip bu rakam normal mi diye sordum, kadın kocaman bir noooo dedi ve benimle birlikte taksinin yanına geldi, benim bisiklet paketimi görünce bu paket ile istediği rakam normal dedi, otel görevlisi kadın normal deyince mecburen parayı ödedim ve otele giriş yaptım. Otele giriş yaptıktan bir kaç saat sonra dışarı çıkıp biraz dolaştım, etrafta yemek yenilebilecek yerleri ve marketleri tespit etmeye çalıştım. Tayland'da büyük şehirlerde 7Eleven marketleri çok yaygın, eskiden Türkiye'de de vardı bu marketler, sonradan kapandılar. 7Eleven marketler o kadar çok ki neredeyse 100 metre arayla market bulabilmek mümkün. Marketlerde kahve de var, parasını ödüyorsunuz hemen bir kaç dakika içinde hazırlayıp veriyorlar, ayrıca sandviç ve pilav gibi yiyecekler de küçük plastik ya da polikarbon kutularda satılıyor, satın aldığınızda kasiyer hemen mikrodalga fırına atıp ısıtıyor ve size sıcak bir şekilde veriyor. Tayland'da yiyeceklerin önemli bir bölümü pilavın üzerine konmuş et, balık vs gibi şeylerden oluşuyor. Bir bölümü de noddle temelli sebze ve et karışımı sulu bir yiyecek, bu yiyeceği ben hiç tatmadım, yiyenler zehir gibi acı olduğunu söylüyorlar. Sokaklarda milyonlarca seyyar yiyecek satıcıları var, bazılarının görünümü temizlik açısından sorunlu ama bazıları çok temiz. Ben daha çok deniz ürünleri satanlardan yedim yemeklerimi. Sokakta önceden pişirilmiş ama soğumuş karides, balık gibi şeyler satanlar var, satın aldığınız ürünü mangala koyup ısıtıyor ve size veriyor. Ayrıca Bangkok'da Türk lokantaları da var. Ama en çok Hint lokantası var. Hint lokantası ve masaj salonu Tayland'da en çok göreceğiniz yerlerin başında geliyor. En çok duyacağınız kelimeler ise hello masaj ve hello taksi sözcükleridir. Normal araç taksilerin haricinde bir de motor taksiciler var, bildiğiniz motorsiklet, arkaya atlıyorsunuz ve sizi istediğiniz yere götürüyor. Bir de tuk tuk denilen üç tekerli, motorsikletin arkasında insanların oturabildiği ulaşım araçları var. Ben şehiriçi ulaşımda sadece bir defa Tuk Tuk kullandım, bisikletimin pedalı kopmuştu, biraz uzakça bir Dechatlon mağazasına gidebilmek için kullandım, onun haricinde şehiriçi ulaşıma hiç para harcamadım.

Tayland'da çok fazla tapınak var, Bangkok'da da durum aynı, her yere bir tapınak inşa etmişler, tapınakların haricinde sokaklarda küçük / minik mabedler var, onlarda da ibadet ediyorlar.

 







Bangkok Tapınakları
 
Bangkok'da turistlerin en çok rağbet ettikleri yerlerin başında Royal Palace (Kraliyet sarayı) geliyor. Bunun haricinde National Museum, Çin Mahallesi, Floating market (Yüzen pazar) gibi yerler geliyor. Bunların haricinde go go barlar ve gece hayatı çok tercih ediliyor.







Bangkok'dan çeşitli fotoğraflar.

 Bu arada, tuvaletlerinde su var, klozetin yanında bir hortuma bağlı bir fıskiye var, fıskiyenin tetiğine basınca su fışkırtıyor, tuvalette su meselesi Türkler için önemli bir konu, bu yüzden buraya yazmak istedim.

Bangkok'da beş gün kaldım, bisikletim ile şehrin hemen hemen her tarafını gezdim ancak Bangkok'da bisiklet kullanmak çok riskli bir şey. Trafik soldan işliyor ve korkunç bir trafik var, otomobiller genellikle kurallara uyuyorlar fakat bir de motorcular var ki asıl tehlikeli olan motorcular. En küçük bir boşluk buldular mı hemen dolduruyorlar, her yerden geçiyorlar, sağdan, soldan, ortadan, ellerinden gelse üzerinizden bile geçerler.


 
 Beş günün sonunda ertesi gün sabah çok erken kalktım ve sabah saat beşte Pattaya yoluna çıkmak için kendimi yollara verdim.

 Google map yönlendirmesiyle yolu buluyordum tabii ama Chon Buri karayoluna çıkana kadar canım çıktı. Ekspres yol var ama bisiklet giremiyor, google beni daracık sokaklara soktu, yahu burası şehirlerarası yol olamaz diyorum kendi kendime ama tırlar da o yolu kullanıyordu, o daracık yollar beni bir şekilde şehirlerarası yola çıkardı. Yol oldukça genişti ama ayrıca bir de bisiklet yolu vardı, bisiklet yolunu kullanarak Chon Buri'ye doğru yola koyuldum, yolda bazen güzel yerler gördükçe durup fotoğraf çektim, bu ilginç yerlerden bir tanesi Muang Boran Antik Kentiydi, internetten sitesine baktım, dünyanın en büyük açık hava müzesi yazıyordu. Çok büyük bir alan, antik kenti gezmek için en az bir gün ayırmak gerekir diye düşündüm ve bir fotoğraf çekip yoluma devam ettim.
Muang Boran Ancient City girişi

 Akşam hava kararmaya başlayınca karayolundan yerleşim yerlerinin olduğu iç bölgeye doğru direksiyon kırdım ve Phang Tong şehrindeki Matini Amata hotele yerleştim. Sabah yine erkenden kalkıp beş civarı yola koyuldum, akşama doğru Pattaya'ya ulaştım.


Filipinlerde ATM den para çekmek

  Kamboçya'dan Filipinler'e uçakla geçtim, Manila havaalanında indikten sonra bir ATM den kredi kartım ile para çekmeye çalıştım, ad...