7 Mayıs 2023 Pazar

Başlarken

 Çocukluğumda bisiklete binmeyi çok severdim, hayat gailesi benim uzun yıllar boyunca bisikletten kopmama neden oldu. Emekli oldum ve bir gün ben de bir bisiklet alacağım kendime diyerek Dechatlon’un yolunu tuttum. Kendime bütçeme uygun, sekiz vitesli sıradan bir bisiklet aldım, Beylikdüzünde kısa mesafe turlar yapmaya başladım. İlk günler oldukça zorlandım, hem kondisyonum yetmiyordu, hem bacak kaslarım yetersizdi hem de (burası çokomelli) kıç ağrısı belimi büküyordu. Konunun burası zurnanın zart dediği yer, bisiklet kullanmaya yeni başlayan kişilerin en çok zorlandıkları konu uzun süre selede oturmaktan dolayı kıç bölgesinde oluşan hasar ve onun verdiği acı/ağrı. Elbette ki bir süre sonra vücut alışıyor ve o acı/ağrı yok oluyor ama ilk dönemler durum biraz can sıkıcı oluyor.

 Bir süre bu şekilde kısa turlar yaptıktan sonra bir gün bisikletle bir kamp yapayım diye düşündüm. İnternette biraz araştırma yapınca Kapıdağ yarımadasının (Marmara Denizinin güneyindeki mantar biçimli yarımada) bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu öğrendim. Bölgede bol miktarda kamping varmış. Bir sabah erkenden bisikletim ile birlikte metrobüse atladım ve Edirnekapı’da indim, oradan da bisiklet ile Yenikapı’ya gittim ve Bandırma feribotuna bindim. Feribottan indikten sonra Erdek istikametine doğru gittim, önceden tesbit etmiş olduğum Kapıdağ Kamping’de çadırımı kurdum. Amacım, internette birçok kişinin bahsettiği ve zorluklarını anlattığı bisiklet ile “Tam bir Kapıdağ Turu” yapmaktı. Birkaç gün denize girdim, o esnada oluşan çadır dostluklarında bu işin o kadar da kolay olmadığını öğrendim. Anlatılanlara göre Kapıdağ yarımadasının kıyı kesimini boydan boya geçen asfalt bir yol varmış ama sürekli olarak iniş ve çıkışlardan oluştuğu için hiç de kolay bir tur değilmiş. Bunun üzerine ben tam turdan vazgeçtim ama yine de gidebildiğim kadar gideyim bakayım dedikleri gibi miymiş diye bir sabah erkenden yola çıktım. Hakikaten de dedikleri gibi varmış, düz yol hemen hemen yok gibi, sürekli inişler ve çıkılardan oluşmuş bir yok. Yaklaşık olarak yarım gün turladıktan sonra kampa geri döndüm, birkaç gün daha kaldıktan sonra da İstanbul’a geri döndüm.

 Geri döndüm ama aklım hep Kapıdağ turunda kaldı, bu arada fırsat buldukça bisikletle çıkıp kısa turlar atmaya devam ettim. Bir sonraki yıl aynı kampa tekrar gittim, ilk iki gün dinlendim ve üçüncü gün sabah erkenden Kapıdağ Yarımada turu için yola çıktım. Bir hafta sonra seçimler vardı, ondan mıdır yoksa başka bir sebebi mi vardı bilmiyorum ama Kapıdağ Yarımadası neredeyse bomboştu. Sabah başladığım turumu akşama doğru tamamladım kampa geri döndüm. Bu benim ilk zorlu turumdu. Birkaç gün sonra Kaz Dağları nöbeti için Çanakkale yakınlarındaki Balaban Dinlenme tesislerine bisikletle gittim.

 Beylikdüzünden Çatalca’ya taşındım, Çatalca’da iki yıl yaşadım, bisiklet ile sürekli uzak köylere gidip geliyordum, zaman zaman ormanın içinde sürüyordum. İki yıl sonra Silivri’ye taşındım, Silivri’de de sürekli uzak mesafelere gidiyordum.

 Bu arada facebook’da bisiklet forumlarını takip ediyordum, uzun turlara çıkıp dünyayı dolaşan kişilerin her yazdıklarını okuyordum. Sonra bir gün “acaba ben de deneyebilir miyim” düşüncesi geldi aklıma. Konuyu araştırmaya başladım (bu arada şunu belirteyim, ben pek çok defa yurtdışına çıktım, Avrupa ülkelerine de gittim Asya ülkelerine de, bazı Arap ülkelerine de, yani yurtdışı deneyimim var).

Uzun süreli seyahatler hakkında en önemli başvuru kaynağı https://www.seyahatsagligi.gov.tr/ , uzun seyahatlere çıkacak kişiler mutlaka bu sitede yazılanları dikkatli bir şekilde okumalıdır. Hayatta en önemli şey hiç kuşkusuz ki sağlıktır, sağlık olmadan hiçbir şey olmaz. O yüzden gideceğimiz ülkeler için yapılması gereken aşılar ve sağlık önlemleri hakkında en doyurucu bilgileri https://www.seyahatsagligi.gov.tr/ den alabilirsiniz (bu yazıyı yazarken siteye girmek istedim ama boş bir sayfa açıldı nedense)

 Öncelikle “Sarı Humma” aşısı zorunlu, ben aşıyı Ambarlı Limanı içindeki “Seyahat Sağlığı” merkezinde oldum. Aşı olana sarı bir cüzdan veriyorlar, aşı ücretsiz. Aşıyı yapan doktor Asya, Afrika ve Güney Amerika’da “Sıtma” hastalığının yaygın olduğunu, DSÖ’nün bir aşı bulunduğunu açıkladığını ama bunun güvenilir olup olmadığı hakkında bir bilgi bulunmadığını, sıtma önlemleri ve tedavisi için gidilen ülkenin tedavi yönteminin daha doğru olduğunu söyledi. Zira her bölgenin sıtma mikrobu farklılıklar gösterebiliyormuş.

Ben Sarı Humma haricinde “Menenjit” ve “Zatürre” aşıları da oldum, “Tetanos” aşısı da olacaktım ancak tetanos aşısının birer ay arayla iki doz olunması gerektiğini çok geç öğrendim, yaptığım planlamaları geciktirmemek için tetanos aşısını yaptıramadım. İster bisikletle, ya da başka bir araçla uzun tura çıkacak arkadaşların aşı konusunu aylar önceden halletmeleri çok daha sağlıklı olacaktır.

 Bütün bunların haricinde her zaman herkesin başına gelebilecek hastalıklarla ilgili (grip, böcek sokması, ishal, kabızlık, güneş yanığı, ağrı/sızı) gibi olabilecek rahatsızlıklarla ilgili ilaçları alıp heybeme koydum. Ben bir gözü 3 derece diğer gözü 2 derece miyopum, sürekli kullandığım bir gözlüğüm var ama ne olur ne olmaz diye bir tane de yedek gözlük yaptırdım, bir tane yedek telefon aldım.

 Bütün bunların haricinde tabii ki bisiklet ile ilgili pek çok önlemler aldım, yedek iç lastik, yedek pompa, yedek fren pabucu gibi.

 Şimdilik aklıma gelenler bunlar, mutlaka atladığım ayrıntılar da vardır, her konuda önlem almak, girişeceğimiz iş hakkında mümkün olduğu kadar araştırma yapıp bilgi sahibi olmak girişeceğimiz işte başarılı olma ihtimalini artırır arkadaşlar.

Çıktığım turla ilgili ayrıntıları da yazmaya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Filipinlerde ATM den para çekmek

  Kamboçya'dan Filipinler'e uçakla geçtim, Manila havaalanında indikten sonra bir ATM den kredi kartım ile para çekmeye çalıştım, ad...