8 Haziran 2023 Perşembe

Bangkok, bisikletle dünya turu

 Bir sabah saat 7 civarı uçağımız Bangkok Suvarnabhumi Havalimanına iniş yaptı. Gayet kolay bir şekilde bagajlarımı aldım, bu arada bisikletimi kutuya koymuştum, doğal olarak biraz büyükçe bir paket oldu, o yüzden bisikleti büyük bagaj bölümünden almam gerekti. Bagajlarımı aldıktan sonra ilk işim bir döviz bürosunda 50 dolar bozdurmak oldu.

Bisikletimi kutuluyunca böyle oldu
 
Daha önce internette yaptığım araştırmada Suvarnabhumi Havalimanında 4. ve 7. kapılardan çıkış yapıldığında taksi fişi alınırsa kazıklanmadan taksiye binilebileceğini okumuştum. Ben de öyle yaptım, 7. kapıdan çıktıktan sonra taksi otomatlarını buldum ve bir fiş aldım, fişte 4 rakamı yazıyordu, taksilerin durdukları yerde asfalt üzerinde 4 rakamını buldum ve taksiye bindim, taksiyle Khaosan Street üzerindeki otele vardığımızda taksici benden yüksek bir rakam istedi, ilk işim otelin resepsiyonundaki kadına rakamı söyleyip bu rakam normal mi diye sordum, kadın kocaman bir noooo dedi ve benimle birlikte taksinin yanına geldi, benim bisiklet paketimi görünce bu paket ile istediği rakam normal dedi, otel görevlisi kadın normal deyince mecburen parayı ödedim ve otele giriş yaptım. Otele giriş yaptıktan bir kaç saat sonra dışarı çıkıp biraz dolaştım, etrafta yemek yenilebilecek yerleri ve marketleri tespit etmeye çalıştım. Tayland'da büyük şehirlerde 7Eleven marketleri çok yaygın, eskiden Türkiye'de de vardı bu marketler, sonradan kapandılar. 7Eleven marketler o kadar çok ki neredeyse 100 metre arayla market bulabilmek mümkün. Marketlerde kahve de var, parasını ödüyorsunuz hemen bir kaç dakika içinde hazırlayıp veriyorlar, ayrıca sandviç ve pilav gibi yiyecekler de küçük plastik ya da polikarbon kutularda satılıyor, satın aldığınızda kasiyer hemen mikrodalga fırına atıp ısıtıyor ve size sıcak bir şekilde veriyor. Tayland'da yiyeceklerin önemli bir bölümü pilavın üzerine konmuş et, balık vs gibi şeylerden oluşuyor. Bir bölümü de noddle temelli sebze ve et karışımı sulu bir yiyecek, bu yiyeceği ben hiç tatmadım, yiyenler zehir gibi acı olduğunu söylüyorlar. Sokaklarda milyonlarca seyyar yiyecek satıcıları var, bazılarının görünümü temizlik açısından sorunlu ama bazıları çok temiz. Ben daha çok deniz ürünleri satanlardan yedim yemeklerimi. Sokakta önceden pişirilmiş ama soğumuş karides, balık gibi şeyler satanlar var, satın aldığınız ürünü mangala koyup ısıtıyor ve size veriyor. Ayrıca Bangkok'da Türk lokantaları da var. Ama en çok Hint lokantası var. Hint lokantası ve masaj salonu Tayland'da en çok göreceğiniz yerlerin başında geliyor. En çok duyacağınız kelimeler ise hello masaj ve hello taksi sözcükleridir. Normal araç taksilerin haricinde bir de motor taksiciler var, bildiğiniz motorsiklet, arkaya atlıyorsunuz ve sizi istediğiniz yere götürüyor. Bir de tuk tuk denilen üç tekerli, motorsikletin arkasında insanların oturabildiği ulaşım araçları var. Ben şehiriçi ulaşımda sadece bir defa Tuk Tuk kullandım, bisikletimin pedalı kopmuştu, biraz uzakça bir Dechatlon mağazasına gidebilmek için kullandım, onun haricinde şehiriçi ulaşıma hiç para harcamadım.

Tayland'da çok fazla tapınak var, Bangkok'da da durum aynı, her yere bir tapınak inşa etmişler, tapınakların haricinde sokaklarda küçük / minik mabedler var, onlarda da ibadet ediyorlar.

 







Bangkok Tapınakları
 
Bangkok'da turistlerin en çok rağbet ettikleri yerlerin başında Royal Palace (Kraliyet sarayı) geliyor. Bunun haricinde National Museum, Çin Mahallesi, Floating market (Yüzen pazar) gibi yerler geliyor. Bunların haricinde go go barlar ve gece hayatı çok tercih ediliyor.







Bangkok'dan çeşitli fotoğraflar.

 Bu arada, tuvaletlerinde su var, klozetin yanında bir hortuma bağlı bir fıskiye var, fıskiyenin tetiğine basınca su fışkırtıyor, tuvalette su meselesi Türkler için önemli bir konu, bu yüzden buraya yazmak istedim.

Bangkok'da beş gün kaldım, bisikletim ile şehrin hemen hemen her tarafını gezdim ancak Bangkok'da bisiklet kullanmak çok riskli bir şey. Trafik soldan işliyor ve korkunç bir trafik var, otomobiller genellikle kurallara uyuyorlar fakat bir de motorcular var ki asıl tehlikeli olan motorcular. En küçük bir boşluk buldular mı hemen dolduruyorlar, her yerden geçiyorlar, sağdan, soldan, ortadan, ellerinden gelse üzerinizden bile geçerler.


 
 Beş günün sonunda ertesi gün sabah çok erken kalktım ve sabah saat beşte Pattaya yoluna çıkmak için kendimi yollara verdim.

 Google map yönlendirmesiyle yolu buluyordum tabii ama Chon Buri karayoluna çıkana kadar canım çıktı. Ekspres yol var ama bisiklet giremiyor, google beni daracık sokaklara soktu, yahu burası şehirlerarası yol olamaz diyorum kendi kendime ama tırlar da o yolu kullanıyordu, o daracık yollar beni bir şekilde şehirlerarası yola çıkardı. Yol oldukça genişti ama ayrıca bir de bisiklet yolu vardı, bisiklet yolunu kullanarak Chon Buri'ye doğru yola koyuldum, yolda bazen güzel yerler gördükçe durup fotoğraf çektim, bu ilginç yerlerden bir tanesi Muang Boran Antik Kentiydi, internetten sitesine baktım, dünyanın en büyük açık hava müzesi yazıyordu. Çok büyük bir alan, antik kenti gezmek için en az bir gün ayırmak gerekir diye düşündüm ve bir fotoğraf çekip yoluma devam ettim.
Muang Boran Ancient City girişi

 Akşam hava kararmaya başlayınca karayolundan yerleşim yerlerinin olduğu iç bölgeye doğru direksiyon kırdım ve Phang Tong şehrindeki Matini Amata hotele yerleştim. Sabah yine erkenden kalkıp beş civarı yola koyuldum, akşama doğru Pattaya'ya ulaştım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Filipinlerde ATM den para çekmek

  Kamboçya'dan Filipinler'e uçakla geçtim, Manila havaalanında indikten sonra bir ATM den kredi kartım ile para çekmeye çalıştım, ad...