Sihanoukville'den Kampot'a doğru bisikletle yola çıktım, yol bir süre gayet iyiydi fakat bir süre sonra bir gidiş bir geliş olmak üzere iki şeride düştü. Ayrıca emniyet şeridi de yoktu. Bütün bunlar yetmemiş gibi arkadan gelen kamyonlar sürekli korna çalarak "Senin ne işin var bu yolda, çekil kenera" dercesine insanı ürkütüyorlardı. Yaklaşık 20 km sürüş yaptıktan sonra kuvvetli bir de yağmur başladı. Yol kenarında içecek satan bir dükkana sığındım. Google translate ile dükkan sahibine Kampot şehrine gitmek için bir araba bulabilir miyiz diye sordum. Olumsuz anlamda başını salladı. Hay Allah ne yapacağım ben şimdi diye düşünürken bir motorsiklet taksi yanaştı yanıma, başımda kaskım yoktu, yani bisikletli olduğumu anlamamıştı, beni Sihanoukville şehrine 5 dolara götürebileceğini söyledi. Ben bisikleti gösterdim ve Kampot'un Kep kasabasına gitmek istediğimi söyledim. Taksi çağırayım mı dedi, kaç para diye sordum, yirmi dolara götürür dedi, dedi derken tabii tarzanca anlaşıyoruz, sadece büyük şehirlerde turistik bölgelerde çalışanlar ingilizce biliyor, kırsal kesimde bilen yok. Yirmi dolara ben tamam dedim, motorcu gitti ve yaklaşık on dakika sonra peşinde beyaz eski püskü bir minibüs ile geri geldi. Taksi dediği bu minibüsmüş, bu araçlar hem yük taşıyorlar hem yolcu, yolda giderken bir sürü yerde durup arabaya bir şeyler yükledi, sonra bir yerlerde durup bir şeyler teslim etti. Kep kasabasına yaklaşınca Google Map'ten rezervasyon yaptığım oteli bulup şöföre gösterdim, beni otelin kapısına kadar götürdü.
Yol çok kötüydü, hele 25, 30 kmlik bir bölüm vardı ki tarifi mümkün değil, toprak yol ama her tarafında kocaman kocaman çukurlar olan bir yol. Yağmurdan dolayı da çamur haline gelmiş, o 25 - 30 km yolu belki 5 saatte aldık, eğer ben bisikletle o yola girmiş olsaydım mümkün değil bisiklet süremezdim, yolun her yeri delik deşik, hem de öyle ufak defek delikler değil en az 35 - 40 cm çapında derin çukurlar. Bisikletle yola çıkıp yağmura yakalandıktan sonra sığındığım dükkana kadar en az 20 km sürüş yapmıştım, yolun tamamı yaklaşık 130 km, yani araç beni 110 km civarında taşıdı, o yolu 8 - 9 saatte aldık, o kadar acaip yani.
Bu maceralı yolculuktan sonra Kep kasabasına vardık, otele yerleştim ve ertesi sabah dışarı çıkıp etrafı keşfetmeye başladım. Kep Town şirin bir sahil kasabası, son derece sakin, gürültüsüz bir kasaba. Halk balıkçılık ile geçiniyor. Deniz kenarında her türlü kabuklu deniz canlısı canlı canlı satılıyor, satılan yerlerin bir kısmı zaten restaurant olarak işletildiği için kilo ile satın alıp hemen orada pişirtip yiyebilirsiniz. Son derece ucuza geliyor.
Kep Town açıklarında bir de Tavşan adası var, motorlarla gidiliyor adaya, ben gitmedim, ayırd edici bir özelliği olmadığı için gitmedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder